Tarih

Tarihi Değiştiren Kazı Çalışması: Göbeklitepe

Günümüzde hala gizemli oluşuyla bilinen ve tarihi değiştiren kazı çalışması: Göbeklitepe birçok araştırmaya, filme, diziye de konu olmuştur. Geçmiş zamanda yaşamış insanların nasıl bir inanç şekilleri, neden tapınak veya yerleşim yeri olarak Göbeklitepe’yi ya da genel anlamda Şanlıurfa’yı seçtikleri hala çok merak edilen bir şeydir. Ancak tarihte olagelmiş bir sürü sürecin neden yaşandığını anlamlandıramamak normal bir olaydır. Bizim bu hususta en büyük görevimiz tarihi değerlere sahip çıkmak ve onlarla ilgili bilgi toplayabilmektir. Bu tarihi değerlere biz sahip çıkmadığımız sürece kimse onları bizim yerimize korumayacak, araştırmayacaktır ayrıca geçmişe göz atmak keyifli olabilir.

Tarihi Değiştiren Kazı Çalışması: Göbeklitepe
Tarihi Değiştiren Kazı Çalışması: Göbeklitepe

Göbeklitepe Tarihi

UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine girmeyi başarabilmiş ender yerlerden biri olan Göbeklitepe, bazı arkeologların göre ilk keşfedilişi 12000 yıl öncesine kadar gitse de bazısı bunun daha kısa zaman içerisinde olduğunu da söyleyebiliyor. Çok yönlü bir tarihe sahip olması dolayısıyla keşfedilişinin nedenleri hakkında hala bir kararda ortak olunabilmiş değil. Bu bağlamda bu kadar zaman içinde hala tam anlamıyla çözülememiş ancak çözülmeye çalışılıyor oluşu onu enteresan kıldığı için son zamanlarda eşsiz güzelliğiyle büyülenen insanlar tarafından ziyaret edilmektedir.

Şanlıurfa il merkezinin yaklaşık 20 km uzaklığında bulunur ve Göbeklitepe’nin arkeologlar tarafından keşfinden önce yerel halkın bölgeyi sık sık ziyaret ettiği ancak anlamlandıramadığı için üzerinde pek durmadığı bilinir. T şeklinde 10-12 taşın dizilmiş olması ve bu taşların üzerinde çeşitli hayvan motifleri gibi sembollerin bulunması, bu bölgeyi ilk keşfeden halkın yerleşik hayata yeni yeni geçmiş olmasıyla anlam kazanabilir. Uzmanlar belki de bu yapının dini olarak tapınak şeklinde veya Sirius yıldızının (akyıldız) konumu sayesinde belirlenebilmiş olması konusunda ikileme kapılsalar da son yıllarda keşfedilenler ile bu yapının kült merkezi (tapınak) olduğu anlam kazanmıştır. Avcı ve toplayıcı insanlar tarafından oluşturulduğu düşünülen yapı dış görünüşü itibariyle göz doldurucu bir güzelliğe sahiptir.

Göbeklitepe’yi Bu Kadar Görkemli Kılan Ne?

Elbette ki tarihi bir yapı olması onu sonsuz derecede önemli kılabiliyor. Arkeologların üzerinde bu kadar durmasının sebebi de bu. Ayrıca bununla ilgili Mozaik Müzesinde sergilenen çalışmalar da mevcut. Tarihi anlamda belki onları bu kadar önemli yapan şey yapılarının üzerine motifler çizmiş olmaları. Bu işi daha da ilginçleştirmeye yarıyor. Çünkü yazı tarihteki her şeyi değiştirmeyi başarmış çok az şeyden biri.

Onları anlamamız da anca çizebildikleri şeyler sayesinde olabilir. Gizemini koruyan bir diğer olay ise o taş sütunlarının bulundukları yere insan eliyle getirilememesinden kaynaklıydı. Yani bir şekilde hayvanların yardımı ile taşındıkları düşünülebilir ancak durum böyle değil ise hala gizemini korumaya devam edecek gibi gözüküyor.

Göbeklitepe Nasıl Keşfedildi?

1983 yılında tarlasını süren bir çiftçi tarafından taşların keşfedilmesi sonrası pek önemsenmeyerek üzerinde durulmayan bu yapılar daha sonra Alman arkeolog Klaus Schmidt’in önderliğinde kurulan ekiple gittikçe merak edilmeye başlanan bir gizemin öncüsü oldu. Bu yapıların neden ve o zamanda nasıl inşa edilmiş olduğu, üzerindeki motiflerin hangi anlamı taşıdığı gibi konular oldukça merak edildi. Zaman geçtikte Göbeklitepe’deki yapıların Mısır Piramitlerinden 7.500 yıl önce inşa edilmiş olduğu sonucuna varıldı. Ayrıca Neolitik dönemde inşa edilmişlerdi. Bu bölgenin çok önemli olmasının sebeplerinden biri de tarihte birçok kritik döneme ev sahipliği yapmasından kaynaklıydı.

Tarihi Değiştiren Kazı Çalışması: Göbeklitepe
Tarihi Değiştiren Kazı Çalışması: Göbeklitepe

Göbeklitepe’de Nasıl Bir Yaşam Vardı?

Uzmanlar Göbeklitepe’nin bilinen en büyük tapınma merkezi olduğunu söylemiştir. O zamanlarda yaşayan toplulukların bizimki kadar yerleşik bir hayata sahip olmayışı düşünüldüğünde belki de yerleşik hayata geçilebilmesi için tapınak merkezlerinin en büyük adım olduğu da söylenebilir. Cilalı taş devrinde yaşamış insanların motifler olarak yabani sığır, akrep, tilki, yılan, aslan, yaban eşeği, yaban ördeği gibi şekillerin çizilmiş olmasının sebebi bu hayvanların evcilleştirilememiş olmasından kaynaklı olabilir.

Göbeklitepe ve Sirius Yıldızı

Sirius yıldızı 1718 yılında Edmond Halley tarafından keşfedildi. Sirius yıldızının bu kadar üzerinde durulmasının sebebi bir zamanların düşüncesine göre Göbeklitepe’yi oluşturan topluluğun Sirius yıldızını esas alarak oluşturabilmiş olma iddiasıydı. Bu iddianın asılsız olduğu ortaya çıktı çünkü topluluğun dini inancı veya bilgisine ilişkin detay bulunmuyordu. Çok fazla yerde karşımıza çıkabilecek bu olayı bilgilendirerek soru işaretlerini engelleme isteğinde bulunduk.

Avcı ve Toplayıcı Toplumlar

Genelde erkekler avlanarak ve kadınların da avladıkları hayvanları pişirerek yedikleri söylenir. Böylece toplum içinde bir işbirliği vardır. Bu günümüzdeki işbirliği anlayışıyla da örtüşebilir. Bu toplumlar henüz tarıma geçmemiş, sadece yabani hayvanları avlayıp yemeleri ile bilinir. Bu süreçte hayvan evcilleştirilebilmesi de mümkün değildir. Bitki ve meyve toplayıcılığı kadınlar ve kız çocukları aracılığı ile yapılırdı. Avcı ve toplayıcı toplumların içlerindeki din inancı bilinemese de ancak tahmin edilebilir. Ancak kafa karışıklığını önlemek için detay vermiyoruz.

Topluluklar Neden Tapınak Yapma İhtiyacı Duyar?

Çünkü tapınaklar bulunulan yerde yerleşik hayata geçilmenin bir göstergesidir. Tapınakların hem inşa edilme hem de kullanılma süresi uzun olacağından kişiler, o bölgede uzun süreli yaşamaya başlar. Bu da yerleşik hayatta tapınakların önemini gösterir. Toplumlar tapınak yaparlar çünkü inanç, onları bir amaca bağlar. En azından sıkı sıkıya tutundukları bir inancın varlığından haberdar olmak toplumları da birleştirmeye yarayan bir etken olarak görülebilir. Belki de bu onların arasındaki bağın da bir göstergesidir. Neticede bugün bile eski zamanlardaki insanların hayatında inancın, tapınakların veya ölümden sonraki ahiret inancının onları hayata veya ölüme bağlamaya veya ölümden korkmamaya yaradığını söyleyebiliriz. Bu onların hayatın bir gün sona ereceğini ama önemli olanın o hayatı yaşamaya değer kılmak olduğunu düşünmelerine sebep olmuş olabilir.

İlgili Makaleler

2 Yorum

  1. güzel bir araştırma olmuş teşekkürler araştırma kime ait öğrenebilirmiyim?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu